Günümüzde kalp ve damar hastalıkları, dünyada ve ülkemizde de en yaygın ölüm sebeplerinden biri haline gelmiştir. Hayatımız boyunca stres, kilo, düzenli spor yapmama, dengesiz beslenme, sigara, alkol gibi birçok faktörün de etkisiyle sağlığımızın bozulmasına sebep oluyoruz. Kalp ve damar hastalıklarından korunabilmek için ilk olarak kalp sağlığı hakkında bilgi sahibi olabiliriz. VM Medical Park Kocaeli Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Murat Güçlü Elevli, 11-17 Nisan Kalp Haftası dolayısıyla tam da bu konuya değindi ve kalp sağlığının önemine vurgu yaptı.

Dünyada da, ülkemizde de en çok görülen, sakat bırakan ve öldüren hastalıkların başında kalp ve damar hastalıkları gelmektedir. Bu durumun önüne geçmek için öncelikle hastalıkların iyi tanınması, risk faktörlerinin bilinmesi ve mümkün olduğunca ortadan kaldırılması gerekmektedir.
Kalp hastalıkları denildiğinde ilk akla gelen, “koroner arter hastalıkları” olmaktadır. Kalbin kapakçıkları, elektriksel ileti sistemi, büyük damarlar ile ilgili hastalıklarına göre açık farkla en fazla görülen hastalıkları, koroner arterlerle ilgili bozukluklardır.
Kalp, vücudumuz için gereken besin maddeleri ve oksijeni en uç noktalara kadar ulaştıran, kanı pompalayan bir organdır. Her pompa gibi, kalp de, kanı pompalamak için enerjiye ihtiyaç duyar. Bu enerjiyi sağlayacak kanı kalp dokuları içine taşıyan damarlar, bir kral tacına benzetilerek, Latince “taç” anlamına gelen “koroner” damarlar olarak isimlendirilmişlerdir. Koroner damarlarımızın daralması ve tıkanması ile kalbin beslenmesi bozulur, dolayısıyla hastalık durumu ortaya çıkar.
Koroner damarlarımızın daralması ve tıkanmasına yol açan, halk arasında “damar sertliği” olarak bilinen ateroskleroz hastalığının kesin bir sebebi bilinmemektedir. Ancak bir çok faktöre bağlı olarak ortaya çıkan bir bozukluk olduğunu söylemek mümkündür. Genetik yatkınlık, sigara ve alkol tüketimi, yüksek tansiyon, şeker hastalığı, kan yağlarının yüksek olması, şişmanlık, hareketsiz ve stresli bir hayat tarzı sonucunda ateroskleroz ortaya çıkmakta, en sık tutulan bölge olan koroner damarların daralması ve tıkanması ile de koroner arter hastalıkları oluşmaktadır.
Koroner arter hastalıklarının her zaman belirti vermesi söz konusu değildir. İlk belirtisi “ani kalp ölümü” olan birçok hasta vardır! Bazı hastalar yürümekle, iş yapmakla ortaya çıkan ama dinlenmekle geçen göğüs ağrısı, nefes darlığı veya çabuk yorulma gibi şikayetler hissederlerken bazı hastalarda hiç bir ağrı, daralma hissi olmadan bir kriz geliştiği görülebilir. Koroner arter hastalıklarında bir çok ilaç, girişimsel kardiyoloji yöntemleri ve kalp cerrahisi uygulamaları ile tedavi uygulanmaktadır. Bununla beraber, hastalığın önlenmesi; hastalık varsa erken tanı ve uygun tedavi ile ek sorunların ortaya çıkmasının önlenmesi büyük önem taşımaktadır.
Daha önce belirttiğimiz üzere, kesin bir sebep söylenemese de, aterosklerozun gelişimini yavaşlatmak ve durdurmak için çeşitli yöntemler vardır. Bunların başında da, değiştirebileceğimiz risk faktörlerini mümkün olduğunca azaltmak gelir. Örneğin sigara kullanımının bırakılması, akciğer ve bir çok organın kanserlerinden olduğu kadar, aterosklerozun gelişiminin engellenmesi bakımından da büyük faydalar sağlayacaktır. Hareketsiz yaşam tarzı, şişmanlık da değiştirilebilir. Stresli bir iş hayatını değiştirmek, her zaman mümkün olmayabilir. Genetik yatkınlık da değiştirilebilir bir etken değildir. Beslenmenin sağlıklı bir hale getirilmesi, şeker hastalığı varsa iyi bir takip ve kontrolün sağlanması, yüksek tansiyonun önlenmesi, yüksek kan yağ düzeylerinin düşürülmesi ise aterosklerozdan korunma için büyük önem taşır. Bütün bu saydığımız önlemler yanında düzenli bir şekilde yapılacak kardiyolojik değerlendirmeler, ortaya çıkabilecek hastalıkların mümkün olduğunca erken yakalanmasını ve en az zararla atlatılmasını sağlayabilecektir.