Bu yarışmanın amacı, Türkiye’nin 20. yüzyılda yetiştirdiği en büyük kültür, sanat, estetik ve aksiyon insanlarından birisi olan Barış Manço’nun eserleri, eylemleri, şahsiyeti ve bu üçlünün organik bir bütünlüğe sahip olduğu kültürel fenomenin Türk kültür tarihindeki eşsiz hatırasını yaşatmak. 

 

Öncelikle Türk kültür tarihinde “Barış Manço fenomeni “ olarak adlandırdığımız bu olgunun, geçen yüzyılda millet olarak bahtımıza düşen dört yapraklı bir yonca olduğunu düşünüyoruz. Bütün kıymetli olan şeylerin değerini kaybedince daha iyi anladığımız gibi, onu da vefatından sonra anlamaya çalıştık.

Barış Manço kendisiyle ilgili 1996 yılının Eylül ayında yapılan bir akademik çalışmada “Aslında ben yaptıklarım konusundaki duyarsızlıktan şikayetçiyim. Yaptığımdan kimsenin haberi yok! Benim hakkımda çalışma yapan sizin bölüm başkanınız (Umay Günay) var, bir de sen (Ş. N. Yiğit) varsın. Halk da anlamıyor. Karacaoğlan der ki; ya da Pir Sultan Abdal derki; denildiğinde anlaşılıyor, bir şeyler ifade ediyor; ancak Barış der ki; denildiğinde pek bir şey ifade etmiyor. Neden böyle denildiği konusunda kimse düşünmüyor.” der.

Evet, Barış Manço yaşarken onun yaptıkları üzerine düşünmedik.
Şimdi geriye doğru düşünüp onu, söylediklerini ve yaptıklarını anlamaya çalışalım. Bu bizce bir anlamda onun vasiyetidir. Şu yokluk dünyasında onun varlık hikmeti veya nedeni, bu toplumun son derece çalışkan bir bireyinin eserlerine yüklediği mesajıyla iletmek istediği toplumsal işlevidir.

Barış Manço, duygu ve düşüncelerini dışa vurduğu sanatsal iletişim formunu icraya bağladığı andan itibaren suya atılan bir gül gibi etrafında oluşturduğu duyuş, düşünüş ve ürperiş halesinin Anadolu yaylasından başlayarak dalga dalga halka halka uzak doğudan uzak batıya kadar yayılmasının mimarı olan ölümsüz sanatçı kişiliğidir.

İşte “Barış der ki” diyen Barış Manço budur. Tıpkı Dede Korkut’un veya Türkler Gök Tanrı Medeniyet Dairesi içinde iken, ozanlar ozanı Korkut Ata’nın “yom vireyüm hanım hey dediğince, “boy boylayıp soy soylayışı” gibi ulusun birliğine, dirliğine yakarışı gibi ulusun iyisine alkış, kötüsüne kargış kılışı gibi kültürel değerlerimizi değerlendiren istendik toplumsal değerleri güncel olaylara bağlayarak güncelleştirip topluma kopuzu/gitarı eşliğinde söylediği sözlerle ileten, toplumsal etiği pekiştiren işlevleriyle söylemini yaşayan bir kişiliktir bu.

Bu bağlamda, bugün toplumumuzda Barış Manço’nun sanatçı kişiliğinin ortak bir kültürel referans noktası olarak en büyük sosyo-kültürel paydalardan birisini oluşturduğu çok rahatlıkla söylenebilir. Bu toplumsal ortaklığımızı pekiştirip zenginleştiren kültürel referans noktasını çoğu kez yaptığımız gibi kolayca çar çur edip israf etmemeli, iyi değerlendirmeliyiz. Kuzeylisi, güneylisi, doğulusu ve batılısıyla yediden yetmiş yediye sanatı, söylemi, yaşam eylemi ve sevgisi üzerinde ittifak ettiğimiz bu ortak referans noktamızı inceden inceye araştırıp toplumsal dokumuzu daha güçlü kılmada ve onun eserleriyle verdiği mesajı doğru algılamada titiz hatta kıskanç davranmalıyız. İşte bu gerekçeler ile 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramında dünün çocukları olan bugünün yetişkinlerine örnek teşkil etmiş Barış Manço’yu günümüz çocuklarının da tanıması gerektiğini düşünüyoruz.

Günümüzde yozlaşan ve marjinalleşen sanatçı kavramının gerçekte nasıl olması gerektiğini gösteren Barış Manço’yu anmak ve anlamak için onun şarkı sözlerindeki hikmetten, modern çağın seyyah kimliğinden ve nev-i şahsına münhasır tarzından yola çıkarak kategoriler oluşturduk. 4 kategoride İlkokul ve Ortaokul öğrencileri arasında onun ruhunu yansıtan yarışmalar düzenliyoruz.

Son Başvuru Tarihi 14 Mart 2014  - Başvuru Formu İçin Tıklayın